TONSİLİT ( BADEMCİK ENFEKSİYONU)

3 Mart 2009 Salı

Günlük kullanımda daha sık olarak bademcik enfeksiyonu olarak bilinen tonsilla, özellikle çocuk yaş grubunun kış aylarında çok yoğun olarak karşılaştığı bir sağlık problemidir. Günümüz¬de nerdeyse hiçbir çocuk yoktur ki kış aylarında bir kez bile bademcik enfeksiyonundan etkilenmesin ve bunun tedavisiyle uğraşmasın. Yetişkinlerde özellikle kış aylarında önemli işgücü kaybı problemine neden olması ve çocuk yaş grubunda en sık uygulanan cerrahi işlemin ba¬demcik ve geniz etine yönelik girişim olduğu göz önüne alınırsa, tonsilla ve onun tedavisi kulak burun boğaz hekimlerinin en çok uğraştığı sağlık problemi halini almaktadır.

Tanımı:
Tonsillit (bademcik enfeksiyonu), dil kökünde sağlı soilu birer adet bulunan, oval şekilli ve tonsilla palatina adını alan lenfoepitelyal dokunun infeksiyonudur. Tonsilla palatina, önünde ve arkasında bulunan pililerce sınırlandırılmış aynı adı taşıyan boşluk içinde yerleşen (tonsillar fossa), ağız boşluğunun yutağa açılma yerinde bulunan ve waldeyer halkası adını alan yapının önemli bir üyesidir. Bu halkanın diğer üyeleri İse adenoid vegetasyon (geniz eti), tonsilla lingua ve orofarenks arka duvarında yaygın halde bulunan lenfoid dokudur. Bulundukları yer itibarıyla dış ortamla vücut arasında önemli bir geçit noktası olması münasebetiyle waldeyer halkasının tüm üyeleri mikrobik ajanlar için ilk tutunma yeri olma özellltğine sahiptirler. Bu özellikleri nedeniyledir ki özellikle kış aylarında soğuk nedeniyle vücut direncinin düştüğü dönemlerde bu bölgenin enfeksiyonlarına fazla oranda rastlamaktayız.

Etyoloji;
Aerop ve anaerop bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitler tonsillite neden olabilmektedirler. Bu sayılan etyolojik ajanlar içinde en sık olarak A grubu beta hemolitik streptokok (AGS) adını alan bakterinin neden olduğu İnfeksiyona rastlamaktayız.

Klinik Tablo;
Hastalan hekime başvurmaya sevkeden en önemli şikayetler: boğaz ağrısı, yutma zorluğu, ateş. ağrılı olan boyunda şişlik varlığıdır. Bunların yanında halsizlik, uykusuzluk, iştahsızlık ve özellikle çocuk yaş grubunda gıda alımını ve nefes almada zorluk yaratabilen boğazda şişlik (tonsiller hipertrofi) yine hastaların sık şikayetleri arasında sayılabilinir. Yukarda saydığımız klinik bulgulara bakarak enfeksiyonun etkeni hakkında fikir sahibi olabiliriz. Örneğin viral ajanların neden olduğu tabloda hafif boğaz ağrısı, çok yükselmeyen ateş sözkonusu iken AGS neden olduğu bir enfeksiyonda tablo çok daha ağırdır.
Hastalık genellikle hafif kırgınlık şeklinde başlar, bunu boğaz ağrısı, yutma zorluğu ve ateş takip eder. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde genel durum bozukluğu yapabilecek boyuta varan formlara dönüş görülebilmektedir.

Tanı, ayırıcı tanı ve tedavi:
Hastalığın tanısı genellikle şikayetlerin dinlenmesini takiben yapılan muayene ile konulabilmektedir. Muayenede, tek taraflı olabilen ancak genellikle her iki temsilde yaygın hiperemi ve hipertrofi sık görülen bulgulardır. Tonsillitin foliküler döneminde sarı gri membranlar vardır. Kriptik tonsillit ise tonsilla palatinanın kriptlerini de tutarak merkeze doğru ilerleyen yaygın enflamasyonu tanımlar. Hastalığın tanısında diğer önemli bir husus ise boğaz kültürü yapmaktır.

Günümüzde neredeyse hiçbir çocuk yoktur ki kış aylarında
bir kez bile bademcik enfeksiyonundan etkilenmesin ve bunun tedavisiyle uğraşmasın. Yetişkinlerde özellikle kış aylarında önemli işgücü kaybi problemine neden olması ve çocuk yaş grubunda en sık uygulanan cerrahi işlemin bademcik ve geniz etine yönelik girişim olduğu göz önüne alınırsa, tonsilit ve onun tedavisi kulak burun boğaz hekimlerinin en çok uğraştığı sağlık problemi halini almaktadır.


Hastalığın ayırıcı tanısı vincent anjini, infeksiyöz mononükleöz. agranülasitik anjin, sifiliz, tonsilleri ilgilendiren maligniteler ile yapılmalıdır.
Hastalığın tedavisi medikal ve cerrahi olarak iki kısma ayrılarak incelenebilir. Medikal tedavide en önemli ilaç antibiyotiklerdir. Ayrıca ateş düşürücüler, beslenme durumuna göre vitamin preparatları. dekonjcstanlar beraberinde verilebilir. Antibiyotikler içinde eskiden çok yoğun kullanılan penisilinlerden son dönemde penisilinaz (betalaktamaz) üreten mikroorganizmaların oranının artması nedeniyle uzaklaşılmaktadır. Bunun yerine penisilinlerin betalaktamaz inhibitörleriyle kombine edilmiş formaları (Amoksİsilinklavülonik asit), ikinci kuşak sefalosporinler ve makrolit grubu antibiyotikler kullanılmaktadır. Etken patojen olarak anaeropların düşünüldüğü durumda klindamisin ilk seçenek olarak kullanılmaktadır. Hastaya verilen antibiyotiğin 7-10 günden daha aşağı kullanılmaması da ayrıca önemlidir.

Tedavinin bir diğer ayağını teşkil eden cerrahi ise lonsillektomidir. Tonsülektominin endikasyonlannı elekıif ve mutlak endikasyonlar olarak iki grup halinde inceleyebiliriz.

Mutlak endikasyonlar:
1-Çocukta belirgin solunum bozukluğuna ve gıda alımında zorluk olması nedeniyle kilo kaybına neden olabilen boyutta olan tonsillerin varlığı. (Hipertrofik tonsiller)
2-Tonsilde malignite şüphesi olması halinde.

Elektif endikasyonlar:
1-Sık tekrarlayan tonsillit atakları:
3 yıl boyunca heryıl 3 kez.
2 yılda yıl boyunca 5 kez veya
I yılda 7 kez.

2-Kronik tonsillit.
3-Peritonsİller apse.

Hastanın cerrahi tedavi öncesinde özellikle kan hastalıkları açısından titizlikle incelenmesi ameliyat risklerinin minimuma indirilmesi açısından son derece önemlidir. Cerrahi tedavi ancak medikal tedaviyle yeterli cevap alınamamış hastalarda gündeme gelen bir tedavi biçimidir.

0 yorum: